Zamanda yolculuğa çıkmayı kim istemez ki? Bir bilet alıyorsunuz 18.yüzyıl Estonya kırsal yaşamına tanık oluyorsunuz. Yada geliyorsunuz 19.yüzyıla bir tren garında, kendinizi 2. Dünya savaşından dönecek sevgilinizi beklerken buluyorsunuz.

Roca al Mare geçmişi yansıtan bir açık hava müzesi. 18.-19.yüzyıl köy evleri, yel değirmenleri, ahşap kilisesi,  köy okulu, meyhanesi ve han’ıyla 68 binadan oluşuyor.  Bu tarihi yapıların içinde gezinmek, insana ister istemez zamanda yolculuğa çıkmış hissini veriyor.

Talinden sabah bir tranvayla ulaşıyoruz zamanda yolculuğa başlayacağımız yere, yürüyüş mesafesinde aynı adı taşıyan bir avm var. Orada güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra giriyoruz zaman tüneline.

Baltık Denizi kıyısındaki bu yerde Orta Çağ döneminin canlandırması yapılıyor. Orta Çağ giyimli insanların kimisi evlerin içinde örgü örüyor, kimisi odun kırıyor, inek sağıyor ya da günlük çiftlik işleri ile uğraşıyor.

 

Burada yaşayan köylüler, o dönemlerde boğaz tokluğuna çalışıp hayatta kalma mücadelesi vermişler. Gün içinde çalışmayan çocukların, masada oturarak yemek yemelerine bile izin verilmiyormuş. Ceza alan çocuklar, yemeklerini ancak ayakta yiyebiliyorlarmış.

 

Eskiden Estonya halkının boyları bu güne nazaran daha kısa olduğu için çiftlik evlerinin kapıları çok alçak yapılmış. Kapıdan geçerken eğildiğiniz için kendimizi servi boylu gibi hissediyoruz.

Bizde boş durmuyoruz. Köy ahalisiyle bir toplantı yapıyoruz.

Tüm gününüzü rahatlıkla sıkılmadan burada geçirebilirsiniz. Ruhunuzu dinlendirebileceğiniz rüyalara dalabileceğiniz bir yer. Kah bir at arabasının arkasında, kah sevimli bir aileye misafir olarak, ok ve sırık atma gibi oyunlara katılarak, devasa bir tahta salıncakta sallanarak, bir keçiyle inatlaşarak yada çimlerin üzerinde uykuya dalarak.

Parkın hediyelik eşya dükkanından el sanatları objeleri satın alabilir yada köy meyhanesinde mola verip bir şeyler içebilir, organik ve geleneksel gıdaları deneye bilirsiniz.

Ortaçağ kıyafetleri giyinmiş Estonyalı kızlar ve erkekler karşınıza çıkıyor. Bazen sizide oyunun içine alıyorlar. Sizde bir işin ucundan tutuyorsunuz.

Saat 12:00-14:00 arası meydandaki meyhanede ücretsiz karnınızı doyurup bir şeyler içebilirsiniz. Oldukça lezzetli tartlar ve organik meyveler vardı. Limonatada enfesti biz afiyetle gömdük.

Roca al Mare’ye Şehir içinden 2 €’ya belediye otobüsüyle ya da tranvayla 20 dakikada ulaşabileceğiniz bu enfes müze park mevsimine göre tatilinizin en unutulmaz gezisi olabilir. Biz 2016 Mayıs sonunda gittik. Pırıl pırıl bir gündü. Ormanları, dönemsel yerleşim kültürünü ve açık hava gezintilerini seviyorsanız bu müze parka 1 tam gününüzü  ayırabilirsiniz. Tabii vaktinizde varsa. Yoksa da yaratın derim. Estonya’nın tarihi boyunca nasıl evlerde yaşadığını canlı örneklerle izleyebilir, güler yüzlü insanlarla sohbet ederek öğrenebilirsiz. Parka giriş öğrenci 5€ tam 7€ mevsimine göre bol sulu organik meyve ağaçlarına dalmak tamamen ücretsiz. Yorulursanız minik bir ücret karşılığı at arabası servisine de binebilirsiniz.

Talin’den tranvayla gitmek için 6 ve 7 numaraya binip Zoo durağında inip yürümek gerekiyor. Yürüme yolu biraz uzun olduğundan, en iyisi 21 nolu otobüsü kullanmak. Geri dönüşünüzü durakta yazan 21 nolu otobüsün saatlerine bakarak ayarlayabilirsiniz. Biz kahvaltı yapmadan çıktığımız için tranvayı tercih ettik ve AVM’de güzel bir kahvaltı yaptık. Sonrasında müzeye kadar yürüdük.

 

Geniş bir alan ve güzel korunmuş bir tarihe sahip bu açık hava müzesi saat 10:00-17:00 arası açık. Tallin’e yolunuz düştü ve yarım ya da tam gün gibide boş vaktiniz var.  Bol atraksiyonlu, bol oksijenli, samimi sohbetli, organik meyveli ve herkesin mutlaka ziyaret etmesi gereken bu yeri kaçırmayın derim.

Sevgiyle kalın, Seyahatte kalın…