Riga’ya 3’üncü gelişim ilk ikisinden çok da bir şey anladığım söylenemez ilkinde bir gün kalmıştım. İkincisinde 3 gün ama full yağmur göz açtırmadı. Ama yinede anılarımda tekrar tekrar gelinesi güzel bir şehir olarak kalmıştı.

O yüzden Erasmus’a müracaad ederken ilk tercihim Letonya oldu. Baltık ülkelerini hep çok sevmişimdir. Vinilius, Talin Riga hepsi kocaman açık hava müzeleri gibi.

Liapeja Üniversitesinden Sevgili Erika’yla mailleşmelerimiz karşılıklı olurlar ve nihayet Mayıs 2.yarısı güzel bir ilkbahar akşamı Riga’da Old Town’un göbeğindeki ve Riga Dome Katedrali’nin avlusuna açılan evimize yerleştik.

Evimizin avlusuna çıktığımızda  Almanlardan hatıra Bremen Müzisyenleri heykeliyle karşılaştık. Riga’ya gelen Alman tacirlerin, şehri ve halkı çok sevmesinden dolayı  12. yüzyılda yapılmış.  Gençler en üstte değmeye çalışıyorlar. Sanırım uğur getirdiğine inanılıyor.

Dom meydanında bulunan, Riga Katedrali, Riga’daki en karizmatik yapılardan biri. Klasik baltık mimarisine sahip sivri çatısı ile paraşütçülerin de korkulu rüyası. Sağ taraftaki 2.binanın 2. Katıda bizim ev

 Anahtarı vermeye gelen ev sahibimizden bir de harita almayı ihmal etmedik. Fakat Riga haritayla gezilemeyecek kadar büyüleyici, bir sokağa dalıyorsun ve kendini bırakıyorsun artık yol seni nereye götürürse, evimizi bulamama riskimizse  hiç yok, Riga Dome Katedrali şehrin her yerinden görünüyor. Bazen beş dakikada, bazen de yarım saatte ama mutlaka buluyoruz.

 Yılın 12 ayı turist ağırlayan Riga, Baltık ülkelerinin en kozmopolit şehri. Bunu binalarda, caddelerde ve meydanlarında da açıkça görüyorsunuz.

“Old Town” olarak bilinen bölgede Dutch Rönesans binaları ve Ortaçağ ambarları şehre apayrı bir hava katıyor.. Kendinizi 19’uncu yy yılda yaşıyormuş gibi hissediyorsunuz.

Riga yaklaşık 12. yy’a kurulmuş bir şehir . İlk kurulduğu bölge şu anda Vecriga olarak adlandırılıyor . Aslında şehrin tarihi daha geriye dayanıyor ama oturmuş şehir mantığı bu tarihlerde “Piskopos Albert” tarafından gerçekleştiriliyor .

 

Brivibas Sokağı, Özgürlük Anıtı, Taş Köprü gibi yapılara öncülük eden Kalku Caddesi karmaşık ptoresk sokakların ve meydanların ana rotası.

 

Özgürlük anıtı (Milda)

Özgürlük Anıtı, Letonya Bağımsızlık Savaşı’nda ölen askerler anısına 1935’te yapılmış. Letonya’nın simgelerinden biri olarak kabul ediliyor. Granit, traverten ve bakırdan yapılmış anıt 42 metre yüksekliğinde olup, 3 yıldızı havaya kaldıran bronz kadın heykelinin üzerinde “vatan” ve “özgürlük” yazıyor. Bu 3 yıldız kimilerine göre  Estonya, Letonya ve Litvanya’yı temsil ediyor. Kimilerine göreyse Letonyanın 3 bölgesini.

Şehrin sembolü haline gelmiş bu sevimli kediler her yerde magnetler, çanlar, çantalar vb. bir çok  hediyelik eşyayı  süslüyor.

Gezdik gezdik ayaklarımıza karasular indi ve nehir kenarındaki Pilsedas Kanalı’na geldik. Tarihin içinden çıkıp kendimizi bulduk. Kah oturduk, kah yattık bir şeyler atıştırmayı da ihmal etmedik.

Bir çok Avrupa şehrinde olduğu gibi Riga’da da aşıkların aşkları  sonsuz olsun diye dilek diledikleri asma kilitleri bu nehre atıyorlarmış. Avrupa kıtasındaki ülkelerde kilitlerden medet umma çok ama çok popüler.

Şehrin bir çok yerinde araçların giremediği motosikletlerin bile zaman zaman zorlandığı Arnavut kaldırımlı bu sevimli sokakları görebilirsiniz. Old tow’nun neredeyse tamamı Arnavut kaldırımı. Şayet Riga’da doğup büyümediyseniz ayağınıza kalın tabanlı rahat edebileceğiniz ayakkabılar tercih edin. Riga’lı bayanlar bu konuda  ciddi bir tez konusu stilettolarla punto punto geziyorlar.

Avlulara daldığınızda böyle hoş süprizlerle karşılaşabiliyorsunuz.

Cat House,

1909’da inşa edilmiş olan bu binanın en büyük özelliği tepesinde bulunan 2 kara kedi . Bu iki kedi, şehrin turistik sembollerinden aynı zamanda.  Bir rivayete göre eskiden bir tüccar, o zamanların Tüccarlar Loncasından kovulmuş. O da buna bozulmuş ve hemen Loncanın yanında bulunan evinin çatısına 2 tane kara kedi heykeli yaptırtmış ve kedilerin de sırtları o Loncaya dönükmüş. Bu durum diğer tüccarları çok sinirlendirmiş, sonrasında yeniden barış sağlanmış ve kedilerin yönleri de tekrar loncaya dönmüş.

Melngalvju (Kara Kafalılar Binası, Aziz Roland heykeli ve Şehir Meydanı)

Kent meydanları her Avrupa şehrinin ortak bir özelliğidir. Daracık sokaklarda kaybolurken, aniden bir meydana çıkarsınız. Evet bildiniz Riga’nın da en ünlü ve en önemli meydanı burası. Şehrin tanıtımlarında da bolca göreceğiniz bu yapı ve meydan, bir sürü filme de konu olmuş. Riga’nın kuruluş yıldönümünde restore edilmiş.

Şimdilerde turizm ofisi olarak hizmet veren kırmızı kiremitlerin ve rengarenk süslemelerin güzelleştirdiği bu şık binalar, eskiden kara kafalılar denilen yabancı ve bekar tüccarların kiraladığı evlermiş. Bu tüccarlar siyah saçlı olduğu için de  kara kafalılar denmiş.

14.yy’da bekar tüccarlar için inşa edilmiş bu yapı . 1941’de Almanlar tarafından bombalanmış, 1948’de ise Sovyetler tarafından yıkılmış . 1995-1999 yılları arasında son halini almış.

3 Biraderler Evi

17, 19 ve 21 No’lu 3 biraderler evleri Ortaçağdan günümüze kadar gelmişler. Birçok seyahat sitesinde mutlaka görülmeli denilen bu evler için bizde geleneği bozmuyor ve ziyaret ediyoruz. Sizde Riga’ya yolunuz düşerse mutlaka görün.

Adeta Riga’nın yaşadığı evrimi gösteren bu 3 bina Maza Pils sokağında bulunuyor. Binaların tarihleri 15 , 17 ve 18. YY’a dayanıyormuş.

Evet Riga anlat anlat bitmiyor ama bana ayrılan sayfanın bitme özelliği olduğu için son söz.

Riga’da Unesco Dünya mirasları  listesinde yer alan Art Nouveau tarzı mimarinin baskın olduğu bu şirin şehirde, rengarenk  yapıların gölgesinde kaybolun, nehir kenarında nefes alın, parklarda uzanıp yorgunluk atın, şık ve şirin kafelerde kahvenizi yudumlarken insanları seyre dalın, meydanlarında sokak sanatçılarıyla birlikte şarkı söyleyip dans edin.

Sevgiyle kalın, seyahatte kalın.