Sen giderken ansızın Sonbahar olurum, yağmurlar dökülür yanaklarıma…

Pek çok kişinin aksine severim ben sonbaharı, sonbaharda seyahat etmeyi. Akıllara ilk gelen şey dökülen yapraklar, serin havalar ve şiddetli yağmurlar olsa da kendine has gizli bir güzelliği vardır sonbaharın.

Sonbahar’ın en güzel hali…

Sonbahar yaprakları birer birer eskiyip dallarından düşerken, ben de hayatımda eskimiş, beni yavaşlatan, üzen fazlalıklardan kurtulurum. Hayatımı şöyle bir gözden geçiririm.

Pencerenin önünde kahvemi yudumlarken, melankolik bir ruh haline bürünmek yerine, gelecek günler için planlar yapar, hayaller kurarım, rotalar oluştururum. Endişelerimi, korkularımı yağmurun yıkayarak götüreceğine inanır. Kalbimi güzel umutlarla doldururum.

Sonbahar her ne kadar bazıları için son olsa da, benim için başlangıçtan öncesidir.

Birde sonbaharın en güzel yaşandığı rotalar vardır. Mesela Transilvanya gibi, İsviçre gibi, Türkiye gibi.

Türkiye’de Sonbahar denilince ilk akla gelen bölge Yedigöller’dir sanırım. Sarı , kahve, yeşil ve turuncunun her tonunda ki renk cümbüşü, görsel bir şölen sunar.

Bende bir sonbahar günü çıkıyorum Yedigölleri keşfe, daha önce yazında gelmiştim ama işin gerçeği sonbaharı kadar etkilenmemiştim.

Çadır hayatına çok alışık olmayan ben, günübirlik bir program yapmak zorunda kaldım. Milli park içerisinde Nisan ayından Kasım ayı sonuna kadar yaklaşık 1 hektarlık alanda çadırla veya karavanla konaklama yapabilirsiniz. Milli Park içinde bulunan 18 üniteden oluşan toplam 72 yataklı bungalov evlerde konaklama ve restoran hizmeti de verilmektedir.

Bungalov demişken benim gibi yeşile oturamayan börtü böcek korkusu olan ama Yedigöller Milli Parkının gecesini de merak edenler için 2015 yılında tek konaklama tesisi olan Habitat Mesire Bungolov evler konukların hizmetine açılmış.

Yedigöller Batı Karadeniz Bölgesi’nde Bolu’nun 42 km. kuzeyinde Zonguldak’ın güneyinde yer alıyor. Ankara-İstanbul karayolunun 152. km’sindeki Yeniçağa ve 190. km’sindeki Bolu’dan kuzeye ayrılan yollarla ulaşılıyor. Kışın Bolu–Yedigöller güzergâhı (karla) kapalı olduğundan ulaşım, Yeniçağa–Mengen–Yazıcık veya Devrek- Yazıcık üzerinden yapılıyor.

Aracınız yoksa, bir tur alabilir ya da Bolu otogarından günde 2-3 defa kaldırılan minibüslere binebilirsiniz.

Yedigölller Milli Parkı kamp alanının içinde bay/bayan tuvalet, mescit alanları var. Duş imkanı maalesef yok. Park içinde  market var fakat genelde günibirlikçilere hitap edecek tost, simit, çay, kahve gibi ürünler satıyor. Ekmek ve benzeri ihtiyaçlarınızı parka gelmeden karşılamanız gerekiyor. Telefonlarınız muhtemelen bağzı bölgelerde çekmeyecek. İnternet yok. Elektrik ihtiyacınızı mescit ve tuvaletlerde bulunan prizlerden karşılayabilirsiniz. Kamp içinde bir çok çeşme var ve tüm çeşmelerden su içilebiliyor.

Kamp alanı ücretli çadır başı hafta içi 14 hafta sonu 25 TL olarak belirlenmiş. Öğrenci kimliğiniz varsa indirimden faydalanabiliyormuşsunuz. Paranız yoksa da gırtlağınıza yapışmıyorlar. Bir kolaylık sağlıyorlarmış. Yedigöllere giderken çadırınızın yanınızda olması lazım. Zira çadır kiralama gibi bir hizmetleri yok.

Çadırınızıda öyle istediğiniz herhangi bir yere kuramıyorsunuz. Güvenliği sağlamak için sanırım sadece Deringöl ve Seringöl çevresine izin veriliyor. Büyükgöl’ünde çok küçük bir kısmına izin veriliyor. Kampçılar genelde ücretsiz otoparka yakın olduğu için Deringöl’ü tercih ediyorlarmış.

Rakım yüksek olunca ısıda değişken oluyor. Gündüz kaban bile fazla gelirken, akşamları sıkı bir şeyler  giyinmeniz gerekebilir. Kamp için geldiyseniz uyku tulumu şart.

Akşam 7’den sabah 8’e kadar ateş yakmak serbest. Bu saatlerin dışında tüp ve kamp ocaklarıda dahil kullanmak yasak. Fakat ateş yakmanında kuralları var. Etrafa serpiştirilmiş  varil yada tenekelerin içinde ateşinizi yakabilirsiniz. Çıra ve odun almayı unutmayın yanınıza.

Yedigöllere günübirlik gitmişken bir de mangal yapayım diyorsanız. Bunu  Milli Park içinde yapamıyorsunuz. Milli Park alanına 3-4 km uzaklıkta mesire yeri var. Masa, bank, mangal mevcut. Kömürünüzü ve etinizi aldıktan sonra keyifle piknik yapabilirsiniz. Biz yaptık ordan biliyorum.

Yedigöller Havzası, 1965 yılında miili park statüsüne geçirilip koruma altına alınmıştır. 1642 hektar büyüklüğünde ki havza kayan kütlelerin vadilerin önlerini kapatması sonucu oluşan, yüzeysel ve yeraltı akışlarıyla birbirine bağlı, kuzeyden güneye 1500 m. Mesafede sıralanmış Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlı göl olmak üzere 7 gölden oluşmaktadır. Bu göller aralarında 100 m. yükselti farkı bulunan iki plato üzerindedir.

Nazlıgöl platonun en geniş gölüdür. Diğer platodan 100 m. Daha yüksekte olması nedeniyle dibinden sızdırdığı bol miktarda su, gölün kuzeydoğusundan yüzeye çıkarak bir şelalenin oluşmasına sebep olduğu için bir diğer adıda “Şelale Gölü”dür.

Bu üst platodaki diğer göller Sazlıgöl, İncegöl ve Küçükgöl’dür

Milliparkın içindeki “Köy yeri” mevkiinde yeni Bizans dönemine ait kalıntıların bulunmasından, bölgenin eski dönemlerde de yerleşim yeri olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Bölgenin en yüksek yeri 1488 m. ile Eğrikiriş Tepesidir. En alçak yerde 465m. İle Kirazçatı’dır.

En büyüğü adında da anlaşılacağı üzere Büyükgöl’dür. Ülkemizde ilk alabalık üretime istasyonu 1969 yılında Büyükgöl’de kurulmuştur. Halende canlı alabalık yetiştirilmesi için damızlık amaçlı kullanılmaktadır.

Alt platoda bulunan göller Büyükgöl, Seringöl, Deringöl’dür.

Çok sayıda bitki türünü içeren milli park, yurdumuzun en güzel, karışık doğal ormanlarına sahiptir. Başlıca ağaç türleri olan kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, titrek kavak, sarı ve kara çam, köknar, fındık, ıhlamur ve dişbudak ağaçları yüksek boylu ve düzgün gövdelidir. Porsuk gibi nesli azalmakta olan bitki türleri de mevcuttur.

Milli park üzerinde 100’ün üzerinde kuş türü ve ayı, domuz, kurt, tilki, sansar, sincap, geyik, karaca ve tavşan gibi yaban hayvanı  tespit edilmiştir. Yedigöller’e kesinlikle Sonbaharda gidilmeli ama hafta içimi hafta sonumu derseniz.

Sakin bir ortamda ruhunuzu dinlendirmekse amacınız, kesinlikle hafta içi. Hafta sonu günübirlikçilerle curcunaya dönüyor.

Birde trekking rotası var. Bu rotayı takip ettiğinizde Pisagor Ağacını, Pisagor evlerini, Dilek Çeşmesini, Gülen Kayaları, şelaleleri görme şansınız oluyor. Kapankaya Manzara Seyir tepesinden şahane manzarayı ve doğal peyzajı  izlemeye doyamıyorsunuz. Milli Park içinde geyik üretme istasyonunu ziyaret edebilirsiniz.

Her tarafı fotoğraflamak istiyor insan o yüzden zamanın karşısında siz yavaş kalıyorsunuz. Mevsimde sonbahar olunca erkenden kararıyor hava. Daha görülecek çok yer var. Bir gün börtü böcek fobimi yenersem. Tamda burada kamp yapacağım diye söz veriyorum kendim kendime.

Sonbaharda gelin Yedigöller’e, ilkbaharda yemyeşil sağlıklı yapraklar açmak için vedalaşan ağaçları görün. Eski şaşaları yok artık belki ama sonsuz umut kaplayacak içiniz. Hayatımız bir yaprak kadar yem yeşilken, daha zaman varken yeni yeni yerler keşfedin. Sonbahar yaprağına dönüşmeden ağaç dalında sallanmanın tadına varın.

Sevgiyle kalın, seyahatte kalın…

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir