Bugün oldukça yoğun birbirinden kapsamlı beş yeri aynı güne sıkıştırdım. Yataktan bazen çok kötü planlar yapıyorum diye söylenerek kalktım. Yol üstünde Tim Hortons’dan bir kahve, bir sandviç alarak koyuldum yola.
Toronto Hayvanat Bahçesine gitmek için birkaç nedenim vardı. O yüzden kombine bilet alırken özellikle hayvanat bahçesinin de olduğu bir bileti tercih ettim.
Dev Panda ailesi ve Kuzey Amerika’nın kendine has hayvanlarıyla tanışmak oldukça heyecanlı olacaktı.
Yonge-Dundas’a geldim oradan önce Metro-1, sonra Metro-4 ve ordanda otobüs bağlantısıyla Toronto Zoo’ya geldim. Şehrin biraz dışında olduğu için yaklaşık 1 saat kadar sürüyor.
Yonge-Dundas’dan otobüsle gelmek için önce 5, sonra da 51 numaralı otobüse binmem gerekecekti. Varış süresini dikkate alarak metroyu tercih ettim. Otobüsle de bir saat 20 dakika gibi bir zaman veriyor.
İşin gerçeği, normal şartlarda aldığım turun içinde hayvanat bahçesi yoksa, çok da görmek için çaba sarfettiğim bir yer değil hayvanat bahçeleri.
Toronto Zoo’nun ne özelliği var diyorsanız. Bugün Er Shun, Da Mao ve ailesine misafirliğe gidiyorum.
Hayvanat bahçesine girip sağa yöneldiğinizde panda ailesinin konumlandığı yeri de göreceksiniz. Konumlandığı yeri göreceksiniz pandaları değil. Panda ailesini görmek o kadar da kolay olmuyor. Önce bir saatin üzerinde kuyrukta beklemeniz gerekiyor. Gerek konumundan, gerekse çocukların ve yetişkinlerin en çok ilgisini çeken, bu sevimli yaratıkları görmek için biraz sabırlı olmanız gerekiyor.
Bir buçuk saat kadar bekledikten sonra dar bir koridora alıyorlar. Oradan da 10’lu 15’li gruplar halinde nihayet pandaların bulunduğu bölüme giriyoruz. Baba panda bir oda da, anne ve yavrular da başka bir odada uyuyorlar. Sonra baba panda koca gövdesiyle ailesinin yanına geliyor.
Pandalara tekrar döneceğiz… http://www.deraylaortakrota.com/2019/01/28/er-shun-ve-da-maoya-dis-bugdayina-gidiyorum-toronto-zoo/
Toronto Zoo 1998 yılında kentin doğu ucunda ki Scarborough bölgesinde Toronto Belediyesi tarafından 287 hektarlık (710 dönüm) bir alana kurulmuş. 5.000’den fazla hayvana (omurgasızlar ve balık dahil) ev sahipliği yapmaktaymış.
Toronto Zoo’yu diğer hayvanat bahçelerinde farklı kılan sergilenen en farklı taksonomik çeşitlilikteki hayvan koleksiyonuna sahip olmasıymış.
Toronto Zoo İndo-Malaya, Eurasia Wilds, African Savanna, Tundra Trek, Amerikans ve Canadian Domain olmak üzere 6 bölümden oluşuyor. En güzel yanı da hayvanların tıkış tıkış bir alana doldurulmamış olması. Olabildiğince doğal ortamlarını yaratmaya çalışmışlar. Aynı zamanda Çocuk Hayvanat Bahçesi, Su kenarı Tiyatrosu ve Splash Adası olarakda bilinen su oyunu alanını da içinde barındırmakta.
Hayvanat bahçesi 25 Aralık tarihi hariç her gün halka açık.
Pandalardan sonra birkaç pavyon daha gezdim. Aslında benim ilgi alanıma giren diğer bölümde Canadian Domain’di. Fakat hedef kitlenin yerel halk olduğu dikkate alınarak Canadian Domain’i en uzağa yerleştirmişler. Vakit bulamadığım için o kısma geçemedim.
Toronto Zoo için rahatlıkla tam bir gününüzü, çok hızlı gezerseniz de yaklaşık 5 saati gözden çıkartmanız lazım. Bir saat gidiş, bir saat dönüş mesafesini de eklemeyi unutmayın.
Instagram : derayla_ortak_rota
Facebook : Deray Nur Keskin
Youtube : Deray’la Ortak Rota