St Lawrence Market-Gooderham Binası (Ütü)-Berczy Park

Toronto’da çok az olan tarihi alanlardan biriside St Lawrence Market. İsmini Saint Lawrens nehrinden alan market, 2010 yılında Food & Wine dergisi ve 2012 yılında National Geographic’in, “Yaşam Boyu Yiyecek Yolculukları” makalesinde dünyanın en iyi ilk on gıda pazarında birinci sıraya yerleştirdiği Market, turistlerin yoğun ilgi gösterdiği yerlerden biridir.

Ürün skalası oldukça geniş olan  Pazar’da  yöresel olarak yetişen ürünler, gurme işlenmiş etler, organik meyve ve sebzeler, taze pişmiş ürünler, çorbalar, sandoviçler, ev yapımı reçeller, envayi çeşit peynir, her türlü deniz ürünü vb. bir çok şeyi bulabilirsiniz. Hatta orada yiyebilirsiniz.

Pazarda bir çok hediyelik eşya dükkanı da var. Özellikle ben 2. Kattaki alpaka’dan kazak, bere, kaşkol gibi Güney Amerika’ya ait ürünler satan dükkandan çıkamamıştım.

Pazar kısmen İstanbul’da ki Mısır çarşısını andırıyor.

St Lawrence Market’e alış veriş ve yemek yeme dışında dönem dönem dünya mutfaklarını kapsayan aşçılık kurslarıda düzenleniyor.

St Lawrence tarihi oldukça eski 1803’lere dayanıyor. 1803’den 1845 kadar halka açık Pazar yeri olarak hizmet veriyor. 1849’de Toronto’da yaşanan büyük yangında ciddi hasar alıyor ve yıkılıyor. 1845’de yeniden inşa edilen pazar yeri Uzunca bir süre Toronto Belediye Binası, polis karakolu ve halk pazarı olarak kullanılıyor.

1899 yılında belediye Queen’e (eski Çin Mahallesi) Old City Hall’e taşınıncaya kadar burada hizmet veriyor.

Pazar King Street ve New Street’in köşesinde (şu an ki Jarves Caddesi Batıya doğru Kilise Caddesi’ne, Güneyi Saray’a yani Front St’ye uzanıyor) oldukça merkezi bir yerde.

St Lawrence Market’te yöresel tatların yanı sıra dünya mutfağından pek çok ürününe ulaşabilir ve kendinize güzel bir yemek ziyafeti çekebilirsiniz.  Yiyecek, içecek dışında, el yapımı takılardan, kaliteli doğal giysilere, aksesuarlara, el sanatlarına ve hediyelik eşyalara kadar bir çok ürün bulmak için ideal bir yer.

 

Gooderham Binası (Ütü)

St Lawrence Market’en çıkıp sola baktığınızda karşınıza enteresan bir bina çıkacak burası “Gooderham Binası” olarak da bilinen Flatiron Building.  Front  Street ile Wellington ve Front Caddesi arasında üçgen bir şekil oluşturuyor.

Yassı ve kırmızı tuğlalı Fransız Gotik mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan bina mimar David Roberts Jr. Tarafından tasarlanıyor. 1892 tarihinde tamamlanan bina, 1975 Ontorio Miras Yasasına göre koruma altına alınıyor.

İlk olarak Gooderham ailesinin merkez ofisi olarak kullanılan 5 katlı bina. Günümüzde şehrin en pahalı ofis alanıdır. Binanın içinde birde pub var.

Toronto’nun ilk ikonik binalarından biri. Toronto şehir fotoğraflarında sıkça karşınıza çıkacaktır.

Binanın arka tarafında Kanadalı sanatçı Derek Michael Besant’ın “trompe l’oeil efektli Flatiron Duvar resmi var.

 

Berczy Park 

Gooderham Binası biraz geçtiğinizde sizi özel bir park karşılayacak. 19 yüzyılın sonlarında 20. Yüzyılın başlarında, ticari binalar bölgeyi işgal edince boş bulunan bir alana bir park yapılıyor. Montreal’li peyzaj mimarı Claude Cormier tarafından tasarlanan park bizim için değil, can dostlarımız için hazırlanmış.

Girişte parka arkasını dönmüş dökme demir kedi figürü karşılayacak sizi. Parkın içinde su püskürten 27 adet dökme demirden köpek heykelleri ve bir de kocaman kemik var. Evet burası köpekler için dizayn edilmiş bir park. Rahat rahat oynasınlar sularını içsinler, koştursunlar diye yapılmış.

Bir tık kediyi parka sokmayarak ırkçılık yapılmışsa da. Ben yine de Toronto belediyesini bu ince davranışından ötürü kutlamak istiyorum.

Bizleri de unutmamışlar parkın farklı yerlerine birkaç tane bank yerleştirmişler.

Instagram   : derayla_ortak_rota

Facebook    : Deray Nur Keskin

Youtube      : Deray’la Ortak Rota

 

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir